10 Kasım 1938’den 10 Kasım 2009’a

Yayınlandı: 12/11/2009 / Düz Yazı, Uncategorized

Bu yazı (eski tabirle) kaleme almadan önce epey düşündüm. Kime? ve Neden? Soruları çokça kurcaladı kafamı. Baktım ki olacak gibi değil, tüm küstahlığımı ve ahlaksızlığımı kuşanıp yazmaya karar verdim.

Kısa ve öz şeyler yazma taraftarıyım anca söze nerden başlayacağımı bilmiyorum.Sanırım benliğini, onurunu ve gururunu kaybeden sizlerden başlamalı.

10 Kasım 1938 saat 09:05’te Osmanlı‘nın muzaffer komutanı, Çanakkale Zaferi‘nin mimarı, Kurtuluş Savaşı‘nın başkumandanı, dünyada benzeri olmayan Türk Devrimi‘nin sahibi, Türkiye Cumhuriyeti‘nin kurucusu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk hayata veda etti.

10 Kasım 2009 saat 09:05’te gaflet ve dalalet uykusundaydı kiminiz. Kiminiz trafikte, önünüzde o bir dakika için duran kişiyi öldürmek üzereydiniz. Kiminiz yattığınız yerden dahi doğrulmadınız. Kiminiz ulusal kanallarda “kocamın çükü”, “gırtlaktayız”, “doktorunuz civanım”, “cilt kanserinde erken teşhisin önemi”, “kocasından boşanmak isteyen Huriye’nin dramı”, “eltim olur musun?” vb primat eğitim programlarını izliyordunuz. Devlet kanalları olan TRT’lerde de durum aynıydı. Okullarda samimiyetten uzak, sırf genelge yayınlandı diye sahtekar törenler yaptınız. Hatta çoğunuz “ulan bugün yoklama alınmaz” deyip okula dahi gitmediniz.

Yaşama nedeniniz olan Atatürk‘e vefanız işte bu. İşte bu sizsiniz. Sadece doğduğu ve öldüğü yeri bilenlerdensiniz. Hatta bilmeyenlerdensiniz. Hatta siz yazının başında “Osmanlı‘nın muzaffer komutanı” dediğimde dahi şaşırdınız. “Osmanlı zamanı Atatürk var mıydı lan?” dediniz o ufacıcık nöronlarınızda. Zahmet edip Nutuk‘u bile okumadınız. Temelsiz aklınızla milliyetçilik, komünistçilik, solculuk, islamcılık ve hatta Atatürkçülük oynadınız. 23 Nisan, 29 Ekim, 30 Ağustos, 19 Mayıs birer tatil günüydü sadece ince uçlu Nokia şarjı arayan bedenlerinizde. Kimilerinizin İstiklâl Marşı‘nın Atatürk tarafından yazdıldığını sanması hiç mi zorunuza gitmiyor? Hiç mi boğazınızda bir şeyler düğümlenmiyor?

Sizler, gününü kurtarma çabasında, uçlarda yaşadığını iddia eden, boşvermişliği “cool” olma eşiği gören, kendi dilini bile yazıp-konuşamayan…

Diğerlerine;

Türkler sadece Atatürk’ü Tanrı’ya borçludur. Geri kalan her şeyi Atatürk’e.

Yorum bırakın